Çıkar mı?
Kırım. Karadeniz’in tepesinde bir yarımada. Uğruna Türkler ve Ruslar savaştı. Almanlar yarımadayı ele geçirmek için kan döktü. Şimdi de Rusya ile Ukrayna (Batı) arasında paylaşılamayan ve Türkiye’nin de hem coğrafi yakınlık, hem de Müslüman Tatar nüfus nedeniyle ilgi gösterdiği stratejik bir bölge.
Sovyetler Birliği’nde başlangıçta Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı olan Kırım, 19 Şubat 1954’te geçmişte uzun yıllar Ukrayna’da yaşamış olan Sovyet lider Nikita Hruşçev’in girişimiyle Ukrayna’ya hediye edildi. Yarımadanın en önemli kenti olan Sevastopol (bizdeki yaygın deyişiyle Sivastopol), Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin dışında tutularak Ukrayna’nın özel statülü bir kenti ilan edildi.
Yarımadada gerginlik artıyor
Son yıllarda Kırım’ın, özellikle de Sevastopol’ün kime ait olması gerektiği, Rusya’da sürekli tartışma konusu. Bunda Rusya Filosu’nun kentte 2017’ye kadar Ukrayna’dan kiraladığı üssün önemli rolü var.
Rusya Filosu’nun hareketlerini sınırlamaya çalışan Başkan Yuşçenko, kira süresinin uzatılmayacağını tekrarlıyor. Rusya’yı destekleyen bölge halkı ise Kiev’e ve bölgeye NATO gemileri getirilmesi girişimlerine şiddetle direniyor. Başta Sevastopol olmak üzere tüm Kırım’da Rusya yanlısı siyasi güçler ezici çoğunluğa sahip.
Kırım’ın nüfusu iki milyon civarında. Bunun yüzde 58’i Rus, yüzde 24’ü Ukraynalı, yüzde 13’ü Tatar.
Yarımadada endüstrinin dışında turizm sektörü büyük öneme sahip. Sovyet döneminde Soçi ve civarı ile birlikte bütün ülkeyi ağırlayan temel turizm bölgelerinden olan Kırım, son 15 yılda müşterilerinin çoğunu Türkiye’ye kaptırdı. Rusya dışında, bölgeye ciddi yatırım yapan ülke yok gibi. Kiev yönetiminin ana ilgisi de, yarımadayı siyasi olarak denetimi altına almaya yönelik; bu yolda atılan bazı adımlar, zaman zaman Kırım ile Ukrayna yönetimi arasında gerginlik çıkarıyor.
Kiev Kırım’ı kontrol edemiyor
Pek çok siyasi uzman, Kırım’ın bir gün mutlaka ciddi bir anlaşmazlık, hatta çatışma yaşayabileceği kanısında. Bu ihtimalin artmasının nedenlerinden biri, son zamanlarda Kiev’de büyüyen siyasi kriz.
Bu köşede daha önce de yazdığımız gibi “turuncu devrim”in önderleri Başkan Yuşçenko ile Başbakan Timoşenko bir türlü geçinemiyorlar. Bugüne kadar Rusya ile daha iyi ilişkiler kurmuş olan eski Başbakan Yanukoviç’in liderliğindeki muhalefet, Doğu ve Güney Ukrayna’da çok güçlü. Son aylarda Batı yanlısı Bayan Timoşenko’nun Moskova’ya göz kırpması, liberal güçleri bölerken, Kremlin’in Yanukoviç yerine Timoşenko’yu destekleyebileceği iddialarını gündeme getirdi. Yakında düzenleneceği söylenen erken parlamento seçimleri de –daha öncekiler gibi- güçler dengesini değiştirmeyebilir veya seçimlerden bıkan halk sandık başına gitmeyebilir. Bütün bunlar Kiev’de siyasi istikrarın kısa sürede kurulmasının zor olduğuna işaret ediyor. Buna bir de kamuoyu desteği iyice azalan Yuşçenko’nun son zamanlarda “özel ilgi” gösterdiği içişleri ve ordunun bir bölümünün desteğiyle “Saakaşvili tarzı” bir girişimde bulunarak darbe denemesi yapabileceği, bunun ise iç savaşa yol açabileceği öngörülerini ekleyelim.
Kırım’da Güney Osetya senaryosu uygulanır mı?
Tam da bu koşullarda basında, Kırım’daki Rusların bir bölümünün Rusya pasaportu aldığı yazılıyor. İddia doğruysa 150 bin kişi Ukrayna yurttaşlığının yanısıra Rusya’nın da yurttaşı sayılacak. En azından Rusya böyle sayacak. Muhtemelen bu rakam daha da büyüyecek ve Rusya, Kiev yönetiminin “Kırım’daki Rusya yurttaşlarına yönelik baskıları” karşısında onları koruma hakkına sahip olduğunu savunacak.
Abhazya ve Güney Osetya cumhuriyetlerinde yaşayanların yüzde 85-90’ının bu şekilde Rusya pasaportu sahibi yapılmasından sonra, Kremlin’in bölgeye yönelik tutum almasının en temel etkenlerinden biri, “yurttaşlarımızı nerede olursa olsun koruruz” teziydi.
Kırım’da çıkabilecek bir karışıklık, Güney Osetya’da şaşkınlık içinde kalan Batı’dan daha kararlı bir müdahale gelmesine yol açabilir. Yarımadanın Rusya Filosu’na evsahipliği yapması ise savaş tehlikesini arttırır.
Yarımadadaki karışıklıklar Türkiye’yi zorlar
Bütün bunlar, geçmişte Karadeniz İşbirliği Örgütü ve şimdi de Kafkasya Platformu ile bölgedeki etkisini güçlendirmeye çalışan Türkiye açısından kritik gelişmelere yol açabilir. Kafkaslardaki savaşı NATO ile Moskova arasında zor bir denge politikası uygulayarak atlatan Ankara, Kırım’da her iki tarafın daha şiddetli baskıları altında kalabilir. Bölgede Türkiye ile sıkı ilişki içinde olan Müslüman Tatarların bulunması da hassasiyeti arttıracaktır.
Yeni bir Kırım savaşının çıkıp çıkmaması ihtimali, Yuşçenko’nun ABD ve iç siyasi güçler tarafından ne kadar dengelenebileceğine, “Rusya’nın şahinleri”nin ülkenin aklı başında güçleri tarafından ne derece sınırlanabileceğine ve hepsinden önce de uluslararası gelişmelerin gerginlik ve yumuşama çizgilerinden hangisine yöneleceğine bağlı olarak biçimlenecek gibi görünüyor.
Hakan Aksay
Kırım' da Savaş
milimetrik
Reading
Add Comment
0 yorum:
Yorum Gönder